18 Mart 2015 Çarşamba

KLASİKLERİN VARSAYIMI: HOMO ECONOMİCUS

             
Klasik iktisat ekolonün temel varsayımlarından biriside homo economicusdur. Peki nedir bu homo economicus ? Bireyin ekonomik konularda kendisi için en yararlı ve en faydalı kararı alması varsayımıdır. İnsanlar rasyonel varlıklardır ve herşeyin kendisi için en faydalısını bulur der klasikler.

Şimdi bu kavramı ülkemiz bireyleri açısından inceleyelim. Ülkemizde rasyonel birey kavramı nerdeyse yok denilicek kadar az iktisadi konularda. Asgari maaş ile geçimini sağlayan bir kişi Iphone yeni model çıkarttığı an o mala olan talebini arttırıyor. Çünkü kendisinin olmayan parayla aldığı bu telefonun kendisine külfetini tam olarak ölçemiyor. Mali bir aldanma sözkonusu içinde oluyor. Kredi kartları kullanımı yaygınlaşması ile beraber ülkemizde insanlar kendileri için pekte faydalı olmayacak bir sürü harcamada bulunmaktadır. O an alımı yaparken cebinden para çıkmaması nedeniyle insanlar tüketimlerinde daha rahat davranıp gelirinden daha fazla bir tüketim yapmaktadırlar. Gelirinden fazla yapılan bu tüketiminin finansmanı tabiiki borçlar olduğundan geri ödeme zamanı geldiğinde büyük bir sıkıntıya düşmektedir. Ve genellikle ülkemizde insanlar borçlarını borçla kapatma yoluna giderek içinden çıkılmaz bir duruma düşülmektedir. Aslında ülkemizde lise yıllarından başlayarak temel bir ekonomik dersi ile halkın tüketim ve tasarruf kalıplarını değişmesini, bilinçlenmesini sağlamakla birlikte yapısal bir reform uygulanabilir. Böylelikle tüketim kalıplarının temelden değişmesi ve insanların bilinçlendirilmesiyle birlikte homo economicus olma yolunda bir adım atılabilir. Temelde mikro düzeyde atılacak bu adım ekonomide makro düzeyde taleplerede cevap vererek ekonominin geleni için olumlu sonuçlar yaratacaktır.

Ülkemizde ki tüketim kalıplarının yanlışlığını anlatan iktisat biliminde çok güzel bir tabir yer alır gösteriş etkisi. Gösteriş etkisi tüketicilerin bir maldan talep ettikleri miktarın o malı kullanan tüketici sayısı arttıkça talebinin artmasına denilir. Yukarıda verdiğim Iphone örneği ülkemizde buna örnek durum teşkil eder. İşin makro boyutundan baktığımızda da devlet kurumlarında yapılan harcamaların boyutunun ve sağlayacağı faydanın oldukca orantısız olması dikkat çekmektedir. Türkiye’de şu anda ortalama 125.000 makam aracı bulunmaktadır. Bu sayı almanyada 15.000 İngilterede 12.000 civarlarındadır. Devletin harcamalarınında hane halkları gibi orantısız ve gereksiz olduğu aşikar. En son zamanlarda Diyanet İşleri Başkanlığının aldığı makam aracı 322 bin TL’ye alınmıştır. Bunun ne kadar rasyonel bir harcama olmadığının örneğini şu kıyaslama ile verebiliriz; Papa Francesco’nun yakın zamanda ülkemize yaptığı ziyarette kullandığı aracının Renault Symbol olması. Tekrar başa dönmek gerekirse ülkemizde hem hane halkları hem de devletimizin klasiklerin varsayımı olan homo economicus’dan oldukça uzak ekonomik kararlara imza attığı görülmektedir. Ülkemizin sağlam temellerde yükselmesi için öncelikle tüketim kalıplarında bir değişiklik ile tasarruf oranımızı yukarlara çekmemiz gerekmektedir. Tasarruf oranlarınında yükselmesiyle beraber yatırımlar için gerekli kaynaklar daha elverişli hale gelecektir. Bu nedenle ülkemizin ekonomik karar birimlerinin bu tüketim kalıplarını düzeltmek için temelden bir eğitim ile halkı ekonomik kararlar almada bilinçlendirmesi gerekmektedir. Zorunlu din dersi , Osmanlıca dersi gibi konuları eğitimde tartışılacağına temel ekonomik bilgiler dersi uygulamaya konulması daha iyi olacaktır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder