Klasik iktisat ekolonün temel varsayımlarından biriside homo economicusdur. Peki nedir bu homo economicus ?
Bireyin ekonomik konularda kendisi için en yararlı ve en faydalı kararı alması
varsayımıdır. İnsanlar rasyonel varlıklardır ve herşeyin kendisi için en
faydalısını bulur der klasikler.
Şimdi bu kavramı ülkemiz bireyleri
açısından inceleyelim. Ülkemizde rasyonel birey kavramı nerdeyse yok denilicek
kadar az iktisadi konularda. Asgari maaş ile geçimini sağlayan bir kişi Iphone
yeni model çıkarttığı an o mala olan talebini arttırıyor. Çünkü kendisinin
olmayan parayla aldığı bu telefonun kendisine külfetini tam olarak ölçemiyor.
Mali bir aldanma sözkonusu içinde oluyor. Kredi kartları kullanımı
yaygınlaşması ile beraber ülkemizde insanlar kendileri için pekte faydalı
olmayacak bir sürü harcamada bulunmaktadır. O an alımı yaparken cebinden para
çıkmaması nedeniyle insanlar tüketimlerinde daha rahat davranıp gelirinden daha
fazla bir tüketim yapmaktadırlar. Gelirinden fazla yapılan bu tüketiminin
finansmanı tabiiki borçlar olduğundan geri ödeme zamanı geldiğinde büyük bir
sıkıntıya düşmektedir. Ve genellikle ülkemizde insanlar borçlarını borçla
kapatma yoluna giderek içinden çıkılmaz bir duruma düşülmektedir. Aslında
ülkemizde lise yıllarından başlayarak temel bir ekonomik dersi ile halkın
tüketim ve tasarruf kalıplarını değişmesini, bilinçlenmesini sağlamakla
birlikte yapısal bir reform uygulanabilir. Böylelikle tüketim kalıplarının
temelden değişmesi ve insanların bilinçlendirilmesiyle birlikte homo economicus
olma yolunda bir adım atılabilir. Temelde mikro düzeyde atılacak bu adım
ekonomide makro düzeyde taleplerede cevap vererek ekonominin geleni için olumlu
sonuçlar yaratacaktır.
Ülkemizde ki tüketim kalıplarının
yanlışlığını anlatan iktisat biliminde çok güzel bir tabir yer alır gösteriş
etkisi. Gösteriş etkisi tüketicilerin bir maldan talep ettikleri miktarın o
malı kullanan tüketici sayısı arttıkça talebinin artmasına denilir. Yukarıda
verdiğim Iphone örneği ülkemizde buna örnek durum teşkil eder. İşin makro
boyutundan baktığımızda da devlet kurumlarında yapılan harcamaların boyutunun
ve sağlayacağı faydanın oldukca orantısız olması dikkat çekmektedir. Türkiye’de
şu anda ortalama 125.000 makam aracı bulunmaktadır. Bu sayı almanyada 15.000
İngilterede 12.000 civarlarındadır. Devletin harcamalarınında hane halkları gibi
orantısız ve gereksiz olduğu aşikar. En son zamanlarda Diyanet İşleri
Başkanlığının aldığı makam aracı 322 bin TL’ye alınmıştır. Bunun ne kadar
rasyonel bir harcama olmadığının örneğini şu kıyaslama ile verebiliriz; Papa
Francesco’nun yakın zamanda ülkemize yaptığı ziyarette kullandığı aracının
Renault Symbol olması. Tekrar başa dönmek gerekirse ülkemizde hem hane halkları
hem de devletimizin klasiklerin varsayımı olan homo economicus’dan oldukça uzak
ekonomik kararlara imza attığı görülmektedir. Ülkemizin sağlam temellerde
yükselmesi için öncelikle tüketim kalıplarında bir değişiklik ile tasarruf
oranımızı yukarlara çekmemiz gerekmektedir. Tasarruf oranlarınında
yükselmesiyle beraber yatırımlar için gerekli kaynaklar daha elverişli hale
gelecektir. Bu nedenle ülkemizin ekonomik karar birimlerinin bu tüketim
kalıplarını düzeltmek için temelden bir eğitim ile halkı ekonomik kararlar
almada bilinçlendirmesi gerekmektedir. Zorunlu din dersi , Osmanlıca dersi gibi
konuları eğitimde tartışılacağına temel ekonomik bilgiler dersi uygulamaya
konulması daha iyi olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder