13 Mart 2015 Cuma

ENKAZ ALTINA YAPILAN GÖMÜLEME

    Ekonomi teriminde yer alan gömüleme kavramı diye tabir edilen, eskiden ninelerimizin kenara koyduğu kefen parası, günümüzde inşaat sektörünün ve buna bağlı olarak gayrimenkul sektörünün getirisinin yüksek olması sebebiyle enkaz altına yapılan gömüleme olmaktadır. Günümüzde etrafımıza baktığımızda heryerde yeni inşaatlar görüyoruz.Son yıllarda kentsel dönüşüm adı altına eski yapılaşmalar yenilenerek yeni binalar yapılmakta ve sağımız solumuz heryer inşaat alanı olmuş durumda.Bu durumun sosyal ve ekonomik olmak üzere 2 tarafı vardır.Öncelikle bu durumun sosyal açıdan incelediğimizde gelişmekte olan ülkeler arasında olan ülkemizin inşaat sektöründeki bu yapılaşmayla birlikte toplumun refah seviyesinin artmakta olduğunu ve insanların yaşam standartlarının arttığını göstermektedir. Bu işin sosyal tarafı oluşturmaktadır. İşin ekonomik boyutuna baktığımızda ülkemiz inşaat sektöründe oldukça ileri olduğu ve ülke ekonomisini sürükleyen bir alan olduğu aşikar. İnşaat sektörü ile hizmet ihracatımızda özellikle ortadoğuya yapılan inşaatlar önemli bir ihraç kalem oluşturmaktadır. Ancak kısa vadeli olarak inşaat sektörünün lokomotifliği ekonomik büyümeyi olumlu etkileyecek olsada uzun vaadede yatırımlarımızı sanayiye kanalize edemez ve üretmeden sadece inşaat ile büyümeye devam edecek durumda olursak ekonominin yapısal bir krize girmesi oldukça muhtemel olacaktır.



    Reel piyasalarda ki dalgalanmalar, dolar kurunun yukarıya doğru olması ki firmalarımızın tamamına yakını dolarla borçlanma gerçekleştirdiğinden borçlarının değerinin reel olarak atmasıyla sanayiye olan talep giderek azalmaktadır. Ellerinde tasarruflarını tutan ekonomik birimlerde bu tasarrufları istikrarsız olarak gördüğü sanayi yatırımlarına kanalize etmemektedir. Hergeçen gün gayrimenkul değerlerinin artması, risklerinin az olması nedeniyle ekonomik birimler tasarruflarını  ‘ garanti getiri ‘ olarak gördüğü inşaat sektörüne yatırmaktadır.Ülkemiz üretmeden büyüme ile birlikte sadece günü kurtarma çabası içine girmektedir. Ve ülke büyümesi ve kalkınması inşaat sektörüne bel bağlaması nedeniyle ilerde ortaya çıkacak üretim dar boğazları ülkeyi içinden çıkılamaz bir krize sürükleyecektir. Son açıklanan verilere göre 2014 işsizlik oranı 9.9 olurken gençlerdeki işsizlik oranı ise 17.9 olarak belirtilmiştir. Ve bu kadar yüksek genç işsizlik oranı ülkemiz için ekonominin durumunun kötüye meyil ettiği ve gençlere istihdam olanağının azaldığını göstermektedir. Son açıklanan sanayi raporu verilerine baktığımızda da sanayinin ekonomide ki payının azalmaya başladığının sinyallerini görmekteyiz. Ocak’ta sanayi üretimi geçen yılın Ocak ayına gore % 2,2 Aralıka gore %1,4 azaldı. Yazının başındada belirttiğim gibi ülke ekonomisi inşaat sektörüne bel bağlayarak büyüme sağlarken bu sağlamış olduğu büyüme istihdamı arttırmayan ve üretime katkı sağlamayan büyüme olmaktadır. Günümüzde düşen emtia fiyatlarını fırsat bilerek ülkemizin yapısal reformlar ile üreterek büyümeye geçecek adımlar atması ve devletin öncülüğünde yapısal dönüşümü sağlaması gerekmektedir. Kısa vaadeli olarak günü kurtarmaya yönelik uğraşlar uzun vaadede ülkemizin derin bir krize sürüklenmesini şimdiden söylemek çokta zor olmasa gerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder