Stagflasyon resesyon ile enflasyonun birlikte ekonomide görülmesi olarak adlandırılabilir. Yani ekonomide hem işsizlik var olması ve artması ile birlikte enflasyonunda artış sürecinde olması durumudur. 1970'lerde ortaya çıkan stagflasyon olgusuyla 1929'dan sonra uygulanan keynesyen politikalar stagflasyona bir açıklama getirememişlerdir. Nitekim Keynesyen teoride enflasyon ile işsizlik arasında ters ilişki varlığı kabul edilmektedir. 1973 Yılında meydana gelen petrol krizi ile stagflasyon olgusu ekonomide kendine yer edinmiştir. Ve Keynesyen politikaların tartışılmasına yol açarak yeni teoriler ortaya çıkmıştır.
Acaba Türkiye stagflasyon mu yaşıyor ? Bugün (15.05.2015) açıklanan işsizlik verilerine bir göz atmak gerekirse şubat dönemi işsizlik oranı %11,2 olarak açıklandı. (TÜİK) Geçen hafta nisan ayı enflasyon oranı ise %7.91 olarak açıklandı. (TÜİK) Petrol fiyatlarında 1973'lerden bugüne görülmemiş bir düzeye inmesi nedeniyle sene başında bir çok ekonomik karar birimlerinde enflasyonun %5 düzeylerinde gerçekleşebileceği yüksek sesle tartışılmaktaydı. Ancak açıklanan nisan ayı enflasyon rakamı böyle bir ihtimalin kalmadığını açıkca ortaya koydu. Avrupada, ABD'de deflasyon yaşanırken Türkiye'de bu kadar yüksek enflasyon yaşanması buna rağmen işsizlik oranlarının bir türlü aşağıya çekilememesi akıllara stagflasyon olgusunu getirmektedir. Peki stagflasyondan nasıl kurtulunur ? Yüksek enflasyonu engellemek, istenilen seviyelere çekmek için ekonomide sert bir frene basarak iç talebi baskılamak gerekirken, işsizliği azaltmak içinde genişletici politikalar uygulayarak ekonomiye müdahale etmek gerekmektedir. Görüldüğü üzere stagflasyon varlığında ekonomi politikalarında bir çatışma ortaya çıkmaktadır. Bunun için stagflasyon yaşanan ekonomilere politika karması önerilerek genişletici maliye politikasının daraltıcı para politikası ile birlikte uygulanması tavsiyesinde bulunulur. Bir diğer uygulanması gereken politika ise gelirler politikası ile fiyat artışlarını belirli bir kurala bağlamak yada tamamen bir süreliğine durdurmak olacaktır.
Türkiye ekonomisinde ise şu anda seçimler nedeni ile daraltıcı bir politikanın izlenemeyecek olması, piyasaların daha çok genişletici etkilerle canlılığı arttırılacağı aşikardır. Bu nedenle enflasyon oranlarının beklenilen düzeylere bu yılda çekilmesi hayal olarak durmaktadır. Burada ki en büyük sorun ise yaratılan iç talebin, canlılığın işsizlik oranlarına olumlu olarak yansımaması istihdamı arttırmamasıdır. Bu nedenle yeni gelecek hükümet mutlaka ekonomi için yüzeysel göz boyama politikaları ile değil, daha çok sorunların temeline inerek politikalar üretmesi ve işsizlikle birlikte enflasyona çözüm araması gerekmektedir. Nitekim bir ülkede işsizlik oranı ile enflasyon oranının toplamı bizlere iktisadi hoşnutsuzluğu vermektedir. Buda siyasiler için oy kaybı demektir. Bakalım seçim ve sonrası bizler için neler getirecek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder