3 Haziran 2015 Çarşamba

Tasarrufların Önemi ve Türkiye

Ekonomik birimlerin ellerine geçen gelirlerinin harcanmayan kısmına tasarruf denilir. Tasarruf ekonomiler için oldukça hayati öneme sahip bir ekonomi politikası aracıdır. Bir ekonomide eğer tasarruf oranı yüksek ise ülke yatırımların finansmanında dışa bağımlılığını azaltmaktadır. Tasarruf oranının artması ile yatırımların artışı arasında pozitif bir ilişki vardır. Japonya gibi Asya ülkelerinin hızlı bir kalkınma yaşamasında şüphesiz en büyük etken tasarrufların yüksekliğidir.

Tasarrufları şöyle bir aktarım mekanizmasında anlatmak gerekirse, gelir elde eden ekonomik birimler gelirlerin bir kısmını harcar iken bir kısmını da tasarruf edecek ve bu tasarruflarını  bankaya yatırdığını varsayalım. Bunun sonucu banka mevduatları artacak bankada artan bu mevduatlar kredi hacmini genişletecek ve kredinin maliyeti olan faizler azalacaktır. Zorunlu karşılıkları ayırdıktan sonra elinde kalan bu fonları bankalar yatırım yapmak isteyen girişimcilere kredi olarak açacaktır. Ve yatırımcıların ucuz ve kolay fon bulabilmesi ile yatırımlarının finansmanını sağlayarak yatırımlar artacak ve ülkenin hasılası artacaktır.

Türkiye açısından baktığımızda ise tasarruf oranlarının oldukça düşük seviyede kalması hem yatırımcıların fon kaynağı azalmasına hem de fonların maliyetinin artmasına neden olmaktadır. Ülkemiz bu tasarruf açığını dış finansman yolu ile finanse ederek hem kur riskini üstlenmekte hem de faiz riskini üstlenerek yatırımların maliyeti oldukça artmaktadır. Ayrı olarak tüketim seviyesinin yüksek olması ve buna bağlı olarak talep canlılığının yüksek olması, yatırım maliyetlerinin artmasıyla bu artan talebe yatırımların cevap verememesi nedeniyle enflasyon ortaya çıkmaktadır.


Hafta sonu gerçekleşecek olan genel seçimlerde bütün partilerin vaatlerini aylardır dinliyoruz görüyoruz. Bütün partiler ekonomiye katacaklarını anlatırken daha çok gelir daha çok tüketim olgusu üzerinde durarak politikalarını bu yönde kurgulamışlar. Bu politikaları kurgularken de hiçbir parti ülkenin tasarruf sorunu üzerinde durmamıştır bile. Çünkü hazırlanan bu seçim propagandalarının oy kaygısı nedeni ile hazırlanması, ülkenin esas çıkarlarının oy pahasına geri plana atılması hangi siyasi parti iktidara gelirse gelsin uzun vadede ekonomide hedeflediği başarıyı yakalayamaması ile sonuçlanacaktır. Tasarruf eğilimini arttıramayan, lüks ve gösteriş tüketiminden vazgeçmeyen, geliri ile orantılı bir harcama politikası izlemeyen, sorunları derinden değil de yüzeysel yaklaşıp çözümler üreten Türkiye ne 2023’de ne 2035’de ne de 2071 yılında hedeflediği noktaların yakınında bile olamayacaktır…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder