26 Nisan 2015 Pazar

Bebek Endüstriler Tezi Almanya ve Türkiye

     Friedrich List Alman ekonomisinin, siyasi birliğini ve endüstrileşmesini sağlamış olan İngiltere ve Fransa karşısında dış ticarete açılması sonucunda Alman ekonomisinin rekabet edemeyerek bu ülkelerin pazarı haline geleceğini ve bu nedenle Almanya'nın siyasi birliğini ve endüstrileşmesini sağlayana kadar o sıralar ekonomide yaygın olan ' bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler ' tezi aksine korumacı bir politika izlenmesini ve bu nedenle almanya endüstrisinin bir bebekmiş gibi korunarak güçlenmesi için Bebek Endüstriler Tezi'ni ortaya atmıştır. Bu teze göre Almanya dışa kapalı korumacı bir ekonomi politikası izleyerek önce iç piyasalardaki bozuklukları tamir edecek, sonra dış piyasalarla rekebet edecek düzeye gelinceye kadar devletin müdahalesi ile dış piyasadan korunacak ve tamamıyla ekonomisi İngiltere Fransa gibi ülkelerle rekabet düzeyine gelene kadar bu korumacı politikaların sürmesi gerektiğini belirtmiştir. Nitekim uygulanan bu politikalarla Almanya günümüzde ki sağlam ekonomik yapıya kavuşmuştur. Eğer korumacı politikalar izlemeyip ekonomiyi dışa açmış olsaydı şu anda Almanya'nın bu ekonomik güce sahip olamayacağını söylemek pekte zor olmasa gerek.

     Türkiye ekonomisini bu bağlamda incelemek gerekirse, 1948-51 yılları arasında toplamda alınan 137 milyon $ Marshall yardımları ile bir takım yükümlülükler ülke sırtına yüklenmiştir. Örnek vermek gerekirse bu yardımlarla Amerikadan tarımda kullanılması için traktörler alınmış ve tarımda makinalaşma yaratılmıştır. Bunun neresi kötü derseniz; ilk olarak makinaların tarlalarda kullanılması ile emeğe duyulan ihtiyaç azalmış ve yoğun bir işsizlik söz konusu ortaya çıkmıştır, bu traktörlerin herhangi bir yerinde bir arıza olduğunda bunu tamir edecek teknik eleman olmadığından dolayı zamanla bu traktörler bozulmuş ve ülke traktör mezarlığına dönmüştür. Diğer taraftanda bu traktörlerin yedek parçaları gibi traktörün çalışması için gerekli olan ekipmanlarda ülkemizde üretilemediği için dışarı bağımlılık artmıştır ve açık pazar haline gelen Türkiye sanayileşme yolunda sekteye uğramıştır. Bir diğer yaşanan durumda 1980 kararları sonrası ekonomi liberalleşmesi yolunda adımlar atılmış ve ülkenin dış pazarla rekabet edecek gücü olmamasına rağmen liberalleşme ile birlikte Türkiye küresel piyasalarda yenilip yutulmuştur. Ve günümüzde hala Türkiye ekonomisinin dışa bağımlı olması, endüstri üretiminin geleneksel ürünlerle sınırlı olması, bir türlü sanayileşme evresini bile tam anlamıyla tamamlayamaması ülkemizin ekonomik kırılganlığına sebep olmaktadır. Oysaki 1930'lu yıllarda uygulanan korumacı politikalar 1950'lardan sonra terk edilmeyip devam edilseydi ülke ekonomisi dış piyasayla rekabet edilecek düzeye kadar korunup kollansa ve daha sonra dış piyasalara açılsaydık bugün ülkemizin Almanya ekonomisine benzer güce sahip olması hatta dahada ileride olmaması hiçte zor olmayacaktı. Nitekim korumacı politikalar uygulanan yıllarda ülke tarihi olarak son dış ticaret fazlası yani ihracat gelirlerimizin ithalat giderlerini aştığı son yıl 1947 yılıdır.

   Görüldüğü üzere ekonomide uygulanan yanlış bir kaç politika etkisini on yıllar boyunca sürdürmekte ve ileriki nesillerin boynuna bir külfet olmaktadır. Günümüzde yaşanan ekonomi ile ilgili tartışmalar, işi olan olmayan herkesin ekonomiye karışıp akıl vermesi, seçim arifesinde uçuşan vaadler ülke insanı lehine olmayacaktır aksine ileriki nesillere çocuklarımıza yüklediğimiz külfetler olacaktır. Bu nedenle ekonomi derslerinde bizlere öğretilen ve teorileri kolaylaştıran ' ceteris paribus ' yani türkçesi diğer değişkenler sabitken terimi reel ekonomide geçmemekte ve bir sektörde , bir alanda yapılan bir yanlış politika birikimli olarak tüm sektörleri etkileyerek içinden çıkılamaz bir kaosa yol açmaktadır. Umarım ülke ekonomisi sağlam yapı taşları üzerine oturtulabilir ve dış piyasalarla rekabet gücüne ulaşabilir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder